Stres, günlük yaşamın bir parçası haline gelmiş, kişiye özgü olan ve kişinin bütünlüğünü bozan zorlayıcı bir durum olarak tanımlanabilir. Stresin oluşmasına neden olan birçok faktör vardır. Bireyin fiziksel ya da psikolojik durumu için tehdit olarak algıladığı her türlü uyaran, faktör strese neden olabilmektedir. Birey tarafından tehdit edici ve zararlı olarak algılanan ve böylelikle gerilim yaratan her olay ve durum stres uyaranı olarak değerlendirilmektedir (Scheier & Carver, 1987). Bir olayın stres nedeni olarak değerlendirilmesi, o olayın kendisinden ziyade birey tarafından algılanışı, yorumlanmasının yanı sıra kişinin psikolojik savunmaları ve geliştirdiği başa çıkma becerilerine bağlıdır.
Bireyler stresörlerle karşı karşıya geldiklerinde mücadele etmeye çabalarlar. Bu durumda stresle başa çıkma kavramı ortaya çıkar. Stresle başa, çıkma kişinin kaynaklarını aşan ya da zorlayan, tüketen olarak değerlendirilen spesifik iç ve dış talepler arasındaki çatışmaları yönetmek için dinamik, bilişsel, davranış, duygusal ve davranışsal çabalarıdır (Batlaş ve Batlaş 2004, Özmen ve Önen 2005).
Stresle karşılaşıldığı zaman öncelikle organizma stres nedenlerini belirleyerek stresten kurtulmanın yollarını aramaktadır. Eğer stresin atlatılması mümkün görünmüyorsa organizma stresle mücadeleyi, diğer bir ifade ile strese karşı direncini arttırma yoluna gider. Eğer strese karşı artan dirence rağmen stres atlatılmamış ise organizma stresle savaşmayı bırakır ve stres kronik bir hale gelir (Aytaç, 2009). Bu durum insanlarda bazı psikolojik ve davranışsal problemleri de beraberinde getirmektedir. Stres ve bu durumla baş edememe bireylerde, koroner kalp rahatsızlıkları gibi fizikî hastalıklara katkıda bulunabilir ve vücudun bağışıklık sistemini zayıflatarak bulaşıcı hastalıklara açık hale gelme riskini artırabilir (Atkinson, Atkinson, Smith, Bem & Hilgard, 1990). Baltaş & Batlaş (1991),stresin uzun vadeli psikolojik sonuçları arasında akıl ve ruh sağlığının bozulması, kronik kaygı, ciddi depresyon dönemleri, uykusuzluk ve nevrozları saymıştır. Braham (1998) ise depresyon, ruhsal durumun hızlı ve sürekli değişimi, asabilik, gerginlik, özgüven azalması veya güvensizlik, aşırı hassasiyet veya kolay kırılabilirlilik, öfke patlamaları, saldırganlık veya düşmanlık ile duygusal tükenmişliğe yer vermektedir.
Folkman ve Lazarus (1980) stresle baş etmeyi, problem odaklı başa çıkma (problemi çözmek için doğrudan faaliyette bulunma ya da çözüm için gerekli bilgiyi elde etmedir) ve duygu odaklı başa çıkma (strese karşı olumsuz duyguları azaltma çabalarıdır) olarak iki gruba ayırırlar. Probleme odaklanan başa çıkma stratejisi daha aktif bir strateji olup stres kaynakları karşısında bilgiye ve planlı eylemlere odaklı akılcı tepkileri içermektedir. Duyguya odaklanan başa çıkma ise pasif bir strateji olmasının yanı sıra stres kaynakları karşısında meydana gelen duyguları ortadan kaldırmayı kapsamaktadır. Bireylerin başa çıkma davranışlarında her iki başa çıkma stratejisi de bulunmaktadır. Ayrıca kullanılan stratejiler bireysel farklıklara göre değişiklik gösterebilmektedir.
Stresle başa çıkmada diğer yöntemler ise etkili ve etkisiz başa çıkma yöntemleridir. Etkisiz başa çıkma yöntemleri yansıtma, kaçınma gibi psikolojik savunma mekanizmaları, madde bağımlılığına yönelme, saldırganlık, olumlu ve yapıcı olmayan düşünceler üretme, inkar etme davranışı ve gerçeklerden kaçış gibi yöntemlerdendir. Etkili başa çıkma yöntemleri ise, solunum egzersizleri, otojenik eğitim, meditasyon, biyofeedback gibi yöntemlerdir. İnsanlar stresle başa çıkmak için kendilerine özgü bazı yöntemler de kullanırlar. Aktif planlama, dışarıdan yardım alma, stresten kaçma veya soyutlanma, dine sığınma veya stresi kabul etme bunlardan bazılarıdır (Terzi ve Çankaya, 2009). Aytaç (2009), bazı insanların stresle karşılaştıkları zaman strese tepki olarak geri çekildiklerini, içlerine kapandıklarını, pasifleştikten sonra sorunlarıyla yüz yüze gelmekten kaçındıklarını belirtmiştir. Bazıları ise aşırı tepki gösterir. Bunun yanında bazı insanların strese karşı tepkisiz kalarak stresi içlerinde büyüttüklerini ifade etmiştir. Stresle başa çıkmada esnek olabilmenin önemli bir nitelik olduğuna değinmiş ve esnek olmak ile algılanan stres unsurlarının sayısının azalabileceğini vurgulamıştır.
Stresle başa çıkabilme, sağlıklı bir benlik gelişimine, davranış sorunlarının daha az sıklıkta ortaya çıkmasına, yüksek benlik saygısı kazanılmasına, depresif belirti sıklığının azalmasına ve uyumun olumlu bir şekilde sağlanmasına yol açmaktadır.
KAYNAKÇA
Atkinson, R. L, Atkinson R. C., Smith, E. E., Bem D. J., & Hilgard, E. R. (1990). Introduction to psychology (10th Edition). San Diego: Harcourt Brave Jovanovich.
Aytaç, Serpil (2009), İş Stresi Yönetimi El Kitabı İş Stresi: Oluşumu, Nedenleri, Başa Çıkma Yolları, Yönetimi, Labour Ministry-CASGEM, Ankara.
Baltaş, A. & Baltaş, Z. (1991). Stres ve başaçıkma yolları (11. basım). İstanbul: Remzi Yayınları.
Braham, B. J. (1998). Stres yönetimi İstanbul: Hayat yayınları.
Lazarus R, Folkman S (1984). Stress, Appraisal and Coping. New York Springer Publishing Company, New York
Scheier, Michael F. & Charles S. Carver. (1987). Dispositional Optimism and Physical Well-being: The Influence of Generalized Outcome Expectancies on Healht. Journal of Personality, 51 (2) , pp. 169-210.
Terzi, Şerife- Çankaya, Zeynep Cihangir (2009), ‘’Bağlanma Stillerinin Öznel İyi Olmayı Ve Stresle Başa Çıkma Tutumlarını Yordama Gücü’’, Türk Psikolojik Danışma Ve Rehberlik Dergisi, Cilt.4, Sayı.31, (1-11).