Sinema, insan yaşamına ait sıradan ya da sıradışı öyküleri ele alarak izleyiciyi bulunduğu yerden alarak farklı noktalara taşıyabilir. İzleyicinin kendinde olan ya da çok tanıdık gelen duyguları, karakterleri, öyküleri görmesi veya fark etmesiyle iç dinamikleri harekete geçebilir.
Ögel (1999, s.1), “Sinema hayatımızın içinde. Hayatımız da sinemanın…. Sıradan ve sıradışı pek fark etmez. İnsanlar ve hayatlarıdır filmlerin konusu….İnaçlarımız, hayata bakış açımız, acılarımız hep sinemada yer bulur. Hayallerimiz de hayal kırıklıklarımız da…Sadece bedenler değil, duygular da sinemanın kapısından girer sessizce ve film şeridine yerleşir. Neşe, üzüntü, acı, tutku, hırs ve diğerleri. Abartılarımız, yansıtmalarımız, çatışmalarımız besler film şeridini..” sözleriyle sinema ve psikolojinin birbiriyle ne kadar yakın olduğunu ifade etmiştir. Sinema, insanın varoluş hikayesin’den yola çıkmıştır.
1998’den itibaren psikoterapide filmler kullanılmaya başlandı ve bu yöntem sinema terapi olarak isimlendirildi. Sinema ve Psikoterapi’nin merkezinde insan vardır. Sinema, insan yaşamına ait öykülerin ses, görüntü, efektler yoluyla yeniden canlandırılarak tekrar insana sunulmasıdır.
Sinematerapi’nin etki mekanizması 3 aşamada gerçekleşmektedir (Gençöz 2007; Sharp ve ark. 2002).
1. Identifikasyon (özdeşleşme): Danışanın filmdeki karakter/karakterlerle kendisi arasındaki benzerlikleri görmesi veya hissetmesidir. Karakterin davranışlarını ve düşüncelerini inceleyerek kendi davranış ve sonuçlarını incelemeye başlamasına aracılık etmektedir.
2.Katharsis (İç boşaltma): Danışanın benzer problemi yaşayan ve benzer duyguları hisseden karakterin/karakterlerin gözlenmesi sonucu hastanın bastırdığı, farketmediği duygularının ve iç çatışmalarının ortaya çıkması (katharsis) ve böylece rahatlama ve arınmanın sağlanmasıdır.
3. İnsight (İçgörü): Özdeşim kurulan karakter/karakterlerin duygu ve davranışlarına, yaşadıkları problemlere ve problemleri çözüş şekillerine bakarak (kişilerin kendi travmaları ve çelişkileri ile yüzleştiklerini görmek), kendi yaşamındaki ilişkili durumların çözümünde farkındalık kazanması (hastanın duyduğu yetersizlik, suçluluk ve utanç duygularının azalması) ve benzer yöntemlere başvurması.
Filmler genellikle günlük yaşamı yansıtır ve danışanların terapistin yardımıyla kendilerine yarayacak rehberlik edecek nitelikte ilkeler bulmasına yardımcı olur. Filmler zaman zaman terapi seanslarında gündeme getirilen bir fikri güçlendirmek amacıyla verilmekle birlikte, çoğunlukla amacı danışanın içe dönük araştırmalarını ve duygularının iç yüzünü anlamasını teşvik etmektir. Danışanlar-hastalar, filmleri tek başlarına ya da arkadaşları ile izlerken, terapötik konuşmalarda ortaya çıkmayabilen ancak kendi repertuvarlarında karşılık bulan kaynaklar bulabilirler (Hesley ve Hesley,2001).
Sinema terapinin genel amacı; danışanın yaşamını resmeden bir film belirlemek, danışanın karakterlerle özdeşleşmesine ve problem üzerine içgörü geliştirmesine yardım etmek, karakterlerin hatalarından veya doğru kararlarından kazanım sağlamak, problemin çözümüne teşvik eden stratejiler elde etmektir (Sharp ve ark. 2002; Powell 2008).
Sinema Terapi Atölyemiz Başlıyor…kendimizi, ötekini daha iyi anlamak ve tanımak, farkındalığımızı güçlendirmek amacıyla ağustos ayından itibaren başlayacak sinema terapi atölyemize katılabilirsiniz. İlk atölyemiz’de Frida Kahlo’nun hayatını izleyeceğiz…Kendi hikayemize temas eden tarafları, duyguları ve düşünceleri konuşup, paylaşacağız…bekleriz…
Kaynaklar
- Gençöz F. (2007). Psinema, Hekimler Yayın Birliği Yayınları, Ankara.
- Hesley,J.W. & Hesley, J.G.(2001). Rent Two Films and Let’s Talk in the Morning:Using Popular Movies in Psychotherapy. New York:John Wiley and Sons,Inc.
- Ögel,K.(1999). Psychoscope.Sinemada Psikiyatri.Risperdal Sinema Günleri Sunusu:İstanbul.
- Sharp C, Smith JV ve Cole A. (2002). Cinematherapy: metaphorically promoting therapeutic change, Counseling Psychology Quartely, 15(3), 269-276.